Mimari Sürdürülebilirlik

Sahadan proje masasına geçip günlerimi tasarım yaparak geçirmeye başladıktan sonra bolca mimari tasarım örneği incelemeye başladım. Proje incelemek gerçekten tasarım yapan insanlar için olmazsa olmaz bir durumdur ve her proje tasarımcıya muhakkak birşeyler katar. Ancak bu yazıda inceleyeceğim projelerden Pier 40 projesi hepsinin ötesinde bambaşka bir durum. Pier 40 projesi adeta mimari tasarım nasıl yapılır 101 dersi niteliğinde.

Mimari Tasarım Yaparken Geleceğe Bakmak

Mimari tasarımların ömürlerini uzun tutmak bir mimar için başlıca kaygı konularından bir tanesidir. Bundan 1.500 yıl önce yapılmış Ayasofya’ya baktığımızda hala etkilenebilmek çok etkileyici değil mi? Mimarları Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemios tasarımlarını yaparken gerçekten asırlar boyunca ayakta kalacağını düşünmüşler miydi?

Bence bu sorunun cevabı çok net bir şekilde evet. Yangınlara, isyanlara ve depremlere dayanmış bu yapı asırlardır hizmet vermeye devam etmektedir. Oysa henüz inşa aşamasındayken çatının yarısının ağırlığını bile kaldıramayan kemerlerin formu bozulmuş ve yapı yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.

Sürdürülebilir mimari
Yapım aşamasında formunu kaybeden kemerler

Çatı yükseldikçe yukarıdaki görmüş olduğunuz kemerler formlarını kaybetmeye başlamışlar ve çözüm olarak yapının dışına destek amaçlı ek kolon ve kiriş sistemleri inşa edilmiş. Bu kolon kiriş sistemlerine mimari de payanda adı verilir. Yapının uzun ömürlü olabilmesi için yapım aşamasındayken payandalar eklenmiştir. Ardın Osmanlı İmparatorluğu döneminin en önemli mimarları Mimar Sinan bu payandaları koruyan yapılar yaptırmış ve sağlamlığı artırmak için de ek payandalar inşa ettirmiştir.

Konunun sürdürülebilirlikten çıktığını düşünüyor olabilirsiniz ancak mimari tasarımların dünya üzerinde kalmaya devam edebilmelerinin en kolay yolu korunmalarıdır. Bir mimari yapının korunması için ya fonksiyonel olarak ona ihtiyaç duyulmaya devam ediyor olması gerekiyor ya da estetik açıdan çok güzel olması lazım ki korunmaya devam edilsin. Ayasofya dini ibadet yeri olarak önce kilise kimliğiyle ardından da cami kimliğiyle saygı duyulan bir yapı olarak varlığını sürdürüyorsa da yapının asıl korunma sebebi bu kadar heybetli ve estetik bir yapı olmasıdır.

Müteahhit Mimarlığı

Maalesef 15 asır öncesine dair vermiş olduğumuz bu örnek bir yana dursun özellikle ülkemizde yapmış olduğum gözlemlerde mimarlığın çok büyük bir ölçüde mevcut arsadan en fazla inşaat alanı çıkartmak haline dönüştüğünü görüyorum. Kentsel dönüşüm sürecinde çok net bir şekilde gördük ki değil 15 asır yapılan binalar 15 seneden sonra bile mucize eseri ayakta kalmaya devam edebilmişler.

Çürük bina
Kendiliğinden yıkılan bir bina

Herhangi bir iş dalında o işi yapmak kolaylaştığı anda maalesef önce özen ardından da kalite o iş dalı için azalmaktadır. 1990 larda Türkiye’de inşaat olanakları artması ve halkında kısmen maddi olarak güçlenmesiyle beraber hem arzda hem de talepte ciddi artışlar meydana gelmiştir. Bu süreçte daha fazla kazanmak isteyen bilinçsiz ve ehliyetsiz müteahhitler mimarlık hizmetlerini tamamen veya kısmen kenara itip ne idiği belirsiz binalar inşa etmişlerdir.

Mimari işlerin doğru yapılması durumunda yapıların yüzyıllar boyunca nasıl korunduğunu örnek ile göstermemizin ardından yanlış yapıldığında da on yıllar boyunca bile duramadığını da gösterdiğimize göre işin doğrusu çok net olarak ortaya çıkmıştır. Şimdi de gelin işin doğrusunu nasıl yapabiliriz ona bir örnek üzerinden göz atalım.

Sürdürülebilirlik Öngörü İşidir

Öncelikle sürdürülebilirlik sadece yapısal güçlülük müdür birde onu inceleyelim. Yine elimizdeki iki örnek üzerinden kolaylıkla bu sorulara cevap verebiliriz. Mimari tasarımlar beraberinde mecburen bir çok mekanik ve elektrik sistemini de barındırır. Bu tür sistemler aynı yapısal unsurlar gibi zaman içerisinde eskiyebilir veya çalışmalarında problemler çıkabilir. Bu problemler çıktığında müdahalenin nasıl yapılabildiği ciddi bir sürdürülebilirlik konusudur.

Apartmandaki bağımsız bölümlerin banyoları bozulduğunda öngörüsü olmayan bir mimar tarafından tasarlanmış bir projede iseniz bolca tadilat sesi duyacaksınız demektir. Oysa ki öngörüsü olan bir mimar tarafından tasarlanan projelerde gerek müdahale şaftları ile gerekse modüler asma tavanlarla hiç kırım yapılmadan bu tür arızalar düzeltilebilir.

100 Yıl Sonrasına Bakabilmek

Pier 40 projesini burada konuşmamıza neden olan öngörülerine gelelim. Pier 40 projesi Hudson nehrinin yanında kurulacak büyük bir kompleks yapıdır. Hudson nehri New York şehrinde bulunmaktadır ve büyük okyanusun kıyısındadır. Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma ile beraber okyanusun ve beraberinde nehrin suyunun yükselmesi beklenmektedir. Bu beklentileri bilgisayar destekli tahmin yazılımları ile geliştirerek mimari projelerini tasarlamışlar.

Önümüzdeki 100 Sene İçerisindeki Suyun Muhtemel Yükseliş Diyagramı

Okyanusun yükselişinin New York şehri üzerinde yapacağı etkileri hesaplayan mimar ve mühendis ekibi projelerinin bu yükselişten etkilenmemesi üzerine çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Ayrıca sadece kendi projelerini değil projenin bulunduğu yapı bloğunu da korumak için bazı önlemler almaya karar vermişlerdir.

Su Baskınına Karşı Yapılan Önlem Planları

Senelerce planlayıp bir kaç senede inşa ederseniz yüz yıllarca yaşayacak bir proje inşa edebilirsiniz. Ama haftalar içerisinde planlayıp yine bir kaç senede inşa ederseniz bir kaç on sene içerisinde ömrü dolacak bir inşaat yapmış olabilirsiniz. Planlama masasında fazladan geçen her zaman dilimi projenin ömrünü ciddi anlamda uzatacak bir sürecin başlangıcıdır. Peki sadece su baskını mı bu projeyi bu kadar özel yapan tabi ki cevap hayır. Proje yazılarımdan birinde de bahsettiğim bu yüzyılın en büyük mimari sorunu olan kimliksizleşmeye karşı bir isyan kıvamında. Birbirinin aynısı yapılan plazalara inat kendine has bir dokusu olan muhteşem bir dış cephe tasarımına sahip.

Pier 40 Projesi Dış Cephe Tasarımı

Projenin dış cephesi bir ağaç gövdesine sarılmış bir sarmaşık gibi tasarlanmış. Sarmaşığın kökleri inşaatın temelinden başlayarak çatısına kadar devam etmekte. Sarmaşık üzerinde yaprak görünümlü dikey bahçeler mevcut. Ayrıca çatısında yer alan bahçe ile projenin cephesi alışılagelmiş cam kütlelerin çok dışında bir yapıya sahip olmuş. Projenin, dibindeki Hudson nehri ile etkileşimi de çok güzel tasarlanmış.

Hudson Nehri İle Projenin Etkileşimi

Bu arada projenin sürdürülebilirliğinin yanında bir diğer özenilen özelliği de aslında bir kentsel dönüşüm projesi olması. Proje alanı şu anda spor kompleksi olarak hizmet vermekte ancak yapı işlevini su seviyesindeki değişikliklerden dolayı kaybetmek üzere projenin şu anki hali ile ilgili hazırlanan bir video;

Pier 40 Projesinin İnşaat Sahasının Şu Andaki Hali

Deniz Seviyelerindeki Yükselme

Mimari olarak projeye baktıktan sonra birazda küresel problemlerimize değinelim. Küresel ısınma ve beraberinde deniz seviyelerindeki yükselme ile ilgili Climate Gov internet sitesinde yayınlanan çok yararlı bir makale mevcut;

https://www.climate.gov/news-features/understanding-climate/climate-change-global-sea-level

İngilizce biliyorsanız orijinal yazıyı okumanızı tavsiye ederim. İngilizce ile ilgili sorun yaşıyorsanız da internette arama motorlarında bu konu hakkında bir çok makaleye ulaşabilirsiniz.

Tasarım Render Hakkında

Tasarım render kişisel bir blogtur. Mimari tasarımlar hakkında şahsi fikirlerimin yanında, mimari görselleştirme için gerekli programlar hakkında bilgilendirmeler ve dünyaca ünlü mimarlar tarafından yapılan tasarımlar yer almaktadır.

Bloğun büyüyüp gelişmesi için sizlerden gelecek yorumlara da çok ihtiyacı vardır. Eksik gördüğünüz eklemek istediğiniz ne varsa yazmanız beni mutlu eder. Okuduğunuz için teşekkür ederim sağlıcakla kalın.

Ücretsiz eğitim videoları ve animasyon örnekleri için Render Tasarım kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.

Yorum bırakın